-
1 مغطى
مُغَطًّى1. kapaklıAnlamı: kapağı olan2. kaplamalıAnlamı: bir şeyle kaplanmış olan3. kaplıAnlamı: kaplanmış olan4. örtülüAnlamı: örtüsü olan -
2 مغلف
مُغَلَّف1. zariflikAnlamı: zarif davranış veya zarif olma durumu, incelik, zarafet2. kapaklıAnlamı: kapağı olan3. kılıflıAnlamı: kılıfı olan4. kaplamalıAnlamı: bir şeyle kaplanmış olan5. kaplıAnlamı: kaplanmış olan6. zarf -
3 منغلق
مُنْغَلِق1. kitliAnlamı: kilitli2. kapaklıAnlamı: kapağı olan3. tapalıAnlamı: tapa ile kapatılmış4. tıkalıAnlamı: tıkaçla kapatılmış olan5. yumuluAnlamı: yumulmuş olan6. kilitliAnlamı: kilidi olan7. kapalıAnlamı: açık olmayan8. tıkanıkAnlamı: tıkanmış -
4 مغلق
مُغْلَق1. kitliAnlamı: kilitli2. muğlakAnlamı: anlaşılması güç, çapraşık3. sürgülüAnlamı: sürgüsü itilmiş4. kapaklıAnlamı: kapağı olan5. tapalıAnlamı: tapa ile kapatılmış6. tıkalıAnlamı: tıkaçla kapatılmış olan7. kilitliAnlamı: kilidi olan8. kapalıAnlamı: açık olmayan9. tıkanıkAnlamı: tıkanmış -
5 مغلوق
مَغْلُوق1. kitliAnlamı: kilitli2. kapaklıAnlamı: kapağı olan3. tapalıAnlamı: tapa ile kapatılmış4. tıkalıAnlamı: tıkaçla kapatılmış olan5. kilitliAnlamı: kilidi olan6. kapalıAnlamı: açık olmayan7. tıkanıkAnlamı: tıkanmış -
6 مقفل
مُقْفَل1. kitliAnlamı: kilitli2. kapaklıAnlamı: kapağı olan3. kilitliAnlamı: kilidi olan4. kapalıAnlamı: açık olmayan
См. также в других словарях:
kapaklı — sf. Kapağı olan Birleşik Sözler gizli kapaklı … Çağatay Osmanlı Sözlük
otoklav — is., Fr. autoclave 1) Vida ve cıvatalarla tutturulmuş basit bir kapağı olan, iç basınca dayanıklı kap 2) Laboratuvar işlerinde ve ameliyatlarda yararlanılan her türlü araç ve gereci mikropsuzlaştırmak için kullanılan basınçlı buhar kazanı … Çağatay Osmanlı Sözlük
göz — is., anat. 1) Görme organı 2) Bazı deyimlerde, görme ve bakma Gözden geçirmek. Gözden kaybolmak. Göz önünde. Gözü keskin. 3) Bakış, görüş Bu sefer alacaklı gözüyle baktım. 4) Suyun topraktan kaynadığı yer, kaynak Asıl felaket bu pınara sırt… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kısık — sf., ğı 1) Kısılmış olan 2) Boğuk, güçlükle çıkan (ses) Sonra kısık fakat ateşli, tutkun bir kadın sesi korkuyla, hiddetle haykırdı. H. E. Adıvar 3) Hafifçe aralanmış, yumulmuş olan (göz kapağı) 4) is., coğ. Kanyon … Çağatay Osmanlı Sözlük
bagaj — is., Fr. bagage 1) Yolcu yükü 2) Yolcu taşıtlarında yüklerin konulduğu yer 3) Otomobillerin yük konulabilen, genellikle arkada olan bölümleri Birleşik Sözler bagaj kapağı bagaj kilidi … Çağatay Osmanlı Sözlük
kanat — is., dı 1) Kuşlarda ve böceklerde uçmayı sağlayan organ Kuşun kanatlarını kısıp bir taş parçası gibi yere süzüldüğü gözümün önündedir. M. Ş. Esendal 2) Balıklarda yüzgeç 3) Bir uçağın havada durmasını sağlayan taşıyıcı aerodinamik güçlerin… … Çağatay Osmanlı Sözlük
AVRET — Eksik. Gedik. Gizlenmesi lâzım gelen şey. Dinen örtülmesi vâcib olan âzâ, ud yeri. Utanılacak ve hayâ edilecek şey. Erkeklerde göbek ile diz kapağı arasındaki kısım. * Kadın. Zevce. Nikâhlı. * Gece uykuya yatacağı vakit ve seherden evvel uykudan… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük